Ç.CERİTTE BİR OZAN |
ÇAĞLAYANCERİT’TE BİR OZAN
Bir fener alda
eline
Vur karanlığın beline Bak şu köyün ozanına Hoş mu dur hoş değil midir?
--------------------------------------------
İlçemizin medarı iftiharı, Ozan, şair, sanatçı abimiz,
mahlası ile Âşık Ali, ismiyle Ali Ataş hakkında bir şeyler söylemek çoktandır
aklımdaydı. Çocukluğumdan beri onu tanır uzaktan icraatlarını takip eder hayran
kalırdım. Belki kendisi bunu bilmiyordu. Benim gibi birçok gizli takipçisi de
vardır veya olmuştur.
1970 yıllarında kapalı bir yer olan
köyümüzde her yenilik, her farklı şey herkes gibi benimde dikkatimi çeker ve
ilgiyle takip ederdim. Bu yenilik öncülerinden biride şüphesiz Ali Ataş’tı. Ben
onu bazen fotoğrafçı, bazen elektronikçi, bazen şair, bazen ozan olarak
görürdüm. Yaptıkları hoşuma giderdi. Biz ilkokuldayken bizim vesikalık
resmimizi çekmişti. Fotoğrafçılık o zamanlar çok ilgi uyandırırdı. İnsanların
hoşuna giden bir olaydı.
----------------------------------------------------------
Cerit’in ilk fotoğrafçısı.
Diyebilirim. Ali abi’yi fotoğraf makinesi elinde kutlama programlarında veya
bir açılışta. Kamerası omzunda düğünler de görürsünüz. Kâh sazıyla bir mecliste
ya bir şölende düğünlerde 23 Nisan çocuk bayramı okullarda çalar söylerdi. Kendisi
atışmacı bir şairimizdir. Onun tükenmez maharetleri
varda esas mesleği elektronikçi. Radyo ve televizyon tamirciliğini kitaplar
okuyarak kendi kendini yetiştirmiştir. Kendi ustası kendisidir.
---------------------------------------------------------
Kendisinin imal ettiği radyoları
satardı. Kabinini ağaçtan yapardı ve çokta şık olurdu. Ben biraz elektroniğe
meraklı biriyimdir. Bir keresinde Ali abiden bir radyo almıştım.
Meraktan kurcalaya, kurcalaya bozmuştum. Bir de, daha özel radyolar yokken
kendi kendine bir radyo vericisi yapmış ve radyo yayınlarını kısa dalgadan
Çağlayancerit halkına dinlettirmişti. Şimdi düşünüyorum da o zamanda bu kafa,
bu zekâ müthiş bir şey anlayana.
Tabi zaman geçti özel radyolar başladı. Ben
bir ara “Ali abi senin şu bir radyo vericin vardı ne oldu” diye yanına gidip
sormuştum. O da duruyor demişti ve o vericiyi istedim, al senin olsun dedi.
Bende aldım ve onu Adana’ya götürdüm. Bir süre uğraştım sonrada nasıl olduysa
kaybettim. Bütün bunları niye anlatıyorum. Tabi ki hem bir anı hem Ali abi gibi
bir değerin kıymetinin bilinmesini istiyorum.
Ali Abi çok yönlü çalışkan ve zeki bir insandır. Gönül dostu bir ozandır. Gönülleri coşturan bir şairdir. Bir sevgi ve muhabbet adamıdır. Karanlığa ışık tutan bir siraçtır. Reformisttir. Milletini ve memleketini seven bir milliyetçidir. Doğru adamdır. Çağlayancerit aşığı biridir. Birçok yenilikte öncüdür. İnsanlar ondan ışık almışlardır. Ali abi okuma yeteneği olan birisi olmasına rağmen ilkokuldan sonra yoksulluk ve okumanın anlamını bilmeyenlerin ilgisizliği nedeniyle okuyamamıştır.
Kitap okumayı seven biri olduğunu söylüyor. Hatta babasının kitaplarını
yırttığını anlatır. Yüksek okul okumasa da kendisini geliştirmiş bir insandır.
Elini hangi işe atsa gericilik, cahillik, yobazlık karşısına çıkmıştır.
Destekçisi olmamıştır. Hep kösteklenmiştir. Ama o sağlam iradeyle kimse baş edememiştir. O yapacağını bütün olumsuzluklara rağmen yapmıştır. Geriliğin ve gericiliğin hüküm sürdüğü bir devirde, o durmamış ve ilerlemiştir. Yoksulluk ve “eli baltalı” bir babaya rağmen, Çocukluğunda, zaman, zaman kendi ürettiği çamurdan radyo, tahtadan araba, bisiklet, su değirmeni, rüzgârdan elektrik üretme, saz yapma gibi icatlar onun geleceğine dair ipuçları veriyordu. Bu minyatür çalışmalarını büyüyünce bir, bir gerçekleştirmiştir. Cerit halkı için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Bu işlerden bir menfaat sağlamamıştır.
Onun
menfaati gönüllerde yaşamak olmuştur. Soyadındaki ikinci (A) harfinin soyadını
kaba yaptığı gerekçesi ile onu (E) harfi yapıp nüfus cüzdanından değiştirir.
Bakın onun ne kadar bitmeyen kuvvetli bir irade ve karakter, olağanüstü bir
bilgi, bitmez tükenmez enerji, müthiş bir cesaret sahibi olduğunu
anlayacaksınız. Biliyorsunuz günümüz bilgi, teknoloji ve iletişim çağıdır.
Bilgisayar ve internet günümüzün vazgeçilmezleri arasındadır. Onun yaşındaki
birçok insan bilgisayar desen ne sayıyor der, internet desen ismini telaffuz
edemez, hele, hele internet sitesi desen hiçbir şey anlamazken
O bilgisayarı öğrenmiş, internet sitesi
kurmuş ve yönetiyor. http://atasali.blogspot.com/
sitesinden Çağlayancerit’i herkese tanıtıyor. Haberler yayınlıyor.
Çağlayancerit hakkında çok kapsamlı bilgiler veriyor. Faydalı yazılar
yayınlanıyor. Halkın dertlerini o güzel şiirleriyle anlatıyor. Bu site
sayesinde Çağlayancerit dışında olanlar, olaylar hakkında hemen bilgi sahibi
oluyor. Bu Cerit için önemli bir işlevdir. Kendisine teşekkür ediyoruz. Şimdi,
ilçemiz için bu değerin kıymetini bilmemiz gerekiyor.
O bir ozandır. O bir şairdir. O bir Sanat icracısıdır. Sanat ise var olandan kaçıştır. Olayların ve hayatın öteki yüzünü, olmayanını sunar size. Var olan zaten vardır. Arayışın bir nebze bulma hissedilişidir sanat. Kimse aradığını bulamamıştır. Sanat insanı bir nebze tatmin eder burada. İşte sanatçı bunu yapar. Şiiriyle büyüler, sazı ve sözü ile sizi başka dünyalara götürür. Kendisinin “ifadesiyle çektiğim cefalara rağmen bugün her şeyimi babama borçluyum, babam sazımı kırmasa belki evimden, köyümden çıkmazdım hayatın zorluklarını çilelerini yaşamasını bilmezdim.
Ve şiirler yazmazdım.” Bütün mesele durmamaktır. Hayat dinamizmi
gerektirir. Hayat bir hicrettir. Bir yerde çakılıp kalanlar hiçbir yere
varamamıştır. Bu gün dünyanın süper gücü ABD yi yaratanlar Avrupa’dan
gidenlerdir. Ozanımızda bir gurbet yaşamasaydı belki bu durumda olmazdı. Ama
Ozanımızın istidadı vardı. O köyünden çıkmasa da farklı bir kulvar da yine
yapacağını yapardı. Evet, gönülde aşk ve serde cefa olmasaydı ozan
olabilirimiydi? İnsanı pişiren, olgunlaştıran insanın çektiği sıkıntı, çile,
ızdırap, hasretlik, yokluk gibi kötü sandığımız olgulardır.
Ozan çilekeştir. Ozan yüksek dağlar gibi başı dumanlı, gönlü ummanlar gibi
engin, zihni berrak, mert ve delikanlıdır. Bir pula satmaz kendini, eğilmez
haksızlık karşısında, özü ve sözü birdir. Kendisiyle barışıktır. Kendi
benliğine ihanet etmez.
Halkıyla hemhaldır. Fazla konuşmaz,
fazla söze gerek yok dedirten birkaç mısra ile anlatır meramını. Mısralarında,
şikâyet, aşk ve sevgi, ağıt, beddua, taşlama, uyarı ve öğüt, eleştiri,
haksızlığa isyan, hak edene bir çift söz vardır. Ezberini bozar ezbere
konuşanların. Ozan olmanın bütün özelliklerini taşır. Şimdi onun ozanlığından
birkaç örnek şiiriyle yazımıza son verelim.
---------------------------------------
Çağlayancerit’i en lirik şiirleri ile yorumlar. Bir şikâyetini şöyle anlatır bir kıtada.
---------------------------------------
Yürüyen yolcuya dur diyemedim Sen ayak uydurup yürüyemedin Birçokların ikna eyleyemedim İnsanları boşa yeler Cerit’in.
---------------------------------------
Ozanımız üstteki şiir’inde Cerit ile
ilgili şikâyetlerini anlatsa da ilçe’sinin Gelişmesi için şu şiir’iyle dua
etmiş.
---------------------------------------
Cerit seni met etmektir
dileğim
Bol olsun ekinin harmanın
Cerit
Ömür boyu güçlü olsun bileğin
Var olsun kolunda dermanın
Cerit
--------------------------------------- Bütün çabalarına rağmen geri kalmışlık kaderinden kurtulamayan Cerit için kırgın, umutsuz ve küskündür. --------------------------------------- Tembellerle vakit geçirip durdun Hem perişan olduk sen bizi yordun. Yenilikte hep öncüyüm diyordun Yalan sözlerine kırgınım Cerit. ------------------------------------- Sevdiğim yanımda yok diye Azrail’e can vermeyecek kadar sevdalıdır. Bir sevda bundan daha güzel anlatılamaz. ------------------------------------- Azrail canımı almaya gelmiş Yoksun diye ölemedim nazlı yar Karlı kışlı dağlar kesti yolumu Engel oldu gelemedim nazlı yar ------------------------------------- Bir beddua edişi var ki bu bedduadan sonra beddua alan asla iflah olmaz. ----------------------------------- Dilerim evine matemler dolsun Bağında açmasın gülleri solsun Ayağı kırılsın gözü kör olsun Bağımı bahçemi yolan İnsanın. --------------------------------- Yukarıda örneğini verdiğim şiirlerden yüzlerce var. Hepside çok anlamlı ve edebi değeri olan şiirlerdir. Çok şey bu mısralara dökülmüş. Eline, yüreğine sağlık abi. Burada bu ozanımızın hakkını bir nebzecik teslim etme adına eli kalem tutan biri olarak bu yazıyı yazdım. Ali abi hakkında çok şey anlattım diyemem ama dağınık ifadelerle de olsa onun adına bir şeyler yazılması ve söylenmesi gerekirdi. O, Takdire şayan bir şahsiyettir. Bu kültür abidesi insan Çağlayancerit ve ülkemiz adına her zaman medarı iftiharımız olarak yaşayacaktır. Kendisine uzun ömürler diliyorum. ---------------------------- Araştırmacı Yazar: Mehmet Bahçe |