BATIL İNANÇLAR: İki bayram arası düğün yapmanın aileye
uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Gelin arabadan inmeden önce gelinin çocuğu
kız olsun diye kız oğlan olsun diye Kucağına bebekler koyarlardı. Cuma günleri
bağda bahçede başka işlerde çalışmak aileye uğursuzluk getireceğine inanılırdı.
Salı günleri çamaşır yıkamanın aileye uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Evlerin yakınında kargaların ötmesi veya
köpek uluması aileye uğursuzluk getireceğine, Köyün çevresinde uluması köyden
birilerinin öleceğine inanılırdı. Havalar kurak giderse, Ağaçtan yapılmış çomça
gelin ismi verilen renkli bezler ile süsleyip bebek haline getirilir, yaşlı bir
bayan eline alarak mahallelerde maniler söyler “Çomçalı gelin su ister, bir tas
su getirin.” der gelen suyu çomçanın başından kuyarlar dı. Böylece yağmurun yağacağına inanılırdı.
Karasinek çok olursa o sene kışın sert geçeceği ve çok kar yağacağına
inanılırdı. Kızıl arı çok olursa kışın hoş geçeceğine inanılırdı. Ay
tutulduğunda ay’ı büyük bir yılanın yuttuğu tenekeler çalarak evde dolu bulunan
silahı aya doğrultarak sıkarlardı. Ayın yılandan kurtulacağına inanılırdı.
Camilerde salalar okunurdu. Sıtma tutan insanlar sıtmalı pınar adı verilen
pınara gider banyo yaptığında sıtmanın geçeceğine inanılırdı. Sarımsak ve soğan
kabuğunun rast gele Yerlere atılması tepelenmesi ve Güvercin pisliğinin
tepelenmesi aileye uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Ocağın külü rast gele
yerlere atılıp tepelendiğinde cin çarpmasından korkulurdu. İki gelin konvoyu birbiriyle
karşılaştırılmaz. Karşılaştığında ailenin ikisine de uğursuzluk getireceğine
inanılırdı. Yeni doğum yapmış kadının ve bebeğin Kırk’ı çıkmadan evden
çıkarılmazdı. Kadının üzerinden atlanılmaz. Kediye atlatılmaz. Doğum yapan
diğer kadının evine habersiz gidilmez ve gelinmezdi. Gelmesi için iki kadın
arasında dikiş iğnesi değiştirilirdi. Kırk’ı çıkmayan kadının ve Bebeğin
üzerinden cenaze götürülmez. Düğün konvoyu geçirilmezdi. Şayet cenaze evin üst
yanından geçmek zorunda ise anne bebeğini kucağına alır evden çıkar. Cenaze
geçene kadar yolun üst tarafında beklerdi. Yeni doğmuş bir haftalık bebeğin
muhtelif yerlerine ateşte ısıtılmış iğne basılır. Yeni doğmuş bebeği ve anneyi
(al basmasın) diye bebeğin yastığının altına Kur’an’ı Kerim konur. Yastığın
altına iğne batırılmış soğan, bıçak ya da bir demir konulurdu. Bacalara karaçalı konulurdu. Kırk
çıkarma doğumdan kırk gün sonra annenin ve bebeğin banyo yapması gerekirdi.
Banyo yaparken annenin ve bebeğin başına kalburun üzerinden su koyulur. Sular
dökülürken bu kadınların kırk’ı, bu kurtların, kuşların kırk’ı, bu da anne ile
bebeğin kırk’ı denilerek annenin ve bebeğin kırk’ı çıkmış olurdu. Bu
geleneklerin bazıları devam etse de birçoğu yok oldu gitti...
Kommentare (0) >>
Kommentar schreiben
Sie müssen angemeldet sein, um einen Kommentar abzugeben. Bitte registrieren, wenn Sie noch kein Konto haben.